OM Nedir?
Om, evrenin doğuşundaki ilk ses olarak kabul edilir ve tüm seslerin bu kaynaktan türediği düşünülür. Evrenin yaratılışı sırasında bu sesin çıktığına inanılır ve halen devam eden evrenin oluşum sürecinde bu sesin, OM mantrasını tekrarlayan kişiler tarafından duyulabildiği söylenir. Bu içsel seslere “leya” denir ve genellikle Anahata (Kalp) çakrasından duyulduğu kabul edilir. Yani, bir mantra zikrettiğinizde, bu mantranın yankılarını kalp çakranızda hissedersiniz. Tıpkı bir dağa karşı ses çıkarmak gibi, bu ses size geri döner.
Bir düşüncenin tezahür etmediği durumda, onu somutlaştırmak için kelimelere dökersiniz. Ağzımızı açmadan önce ilk çıkan ses, (mmmm)’dir. İlk kelimeyi söylemeye başladığınızda (A) sesi çıkar ve konuşma (M) sesiyle sona erer. Yani, diyaloglarımız genellikle (M) ve (A) sesleri arasında şekillenir ve arada (U) sesi de oluşur. Tezahür, (M) ve (A) sesleri arasındadır.
Meditasyonda OM ve Mantralar
Meditasyon, A ile başlayıp M’ye giden bir sessizliktir. Bu süreçte “U” sesi, köprü görevi görür. OM mantrası, inisiyasyon gerektirmeyen evrensel bir mantradır. Normalde, mantralar için bir inisiyasyon gerekebilir. Ancak, kişinin niyeti saf ve temizse ve sağduyulu davranıyorsa, bazı mantralar, özellikle OM, herkes tarafından tekrar edilebilir.
Mantranın tekrar edilmesi sırasında, kişi kendini mutlu ve zinde hissetmelidir. Unutulmamalıdır ki, yogayı, hayatımızda yaptığımız her şey gibi, mutluluk ve huzur için yapıyoruz. Eğer bir mantra, kişiyi korkutuyor, huzursuz ediyorsa ya da rahatsızlık veriyorsa, bu mantra tekrarlanmamalıdır. Kişi, içsel gözlemler yaparak hangi mantranın kendisine uygun olduğunu keşfetmelidir. Elbette, bir eğitmenin rehberliğinde çalışmak daha sağlıklı olacaktır.
OM Çalışması: Sesli veya Sessiz
OM çalışması sesli veya sessiz yapılabilir. Ancak şuna dikkat edilmelidir: Bu çalışmayı yaparken verilen nefes dörde bölünmelidir. İlk olarak “A” sesi için bir nefes, sonra “U” sesi için bir nefes, ardından “M” sesi için bir nefes ve son olarak kalan dörtte birlik kısmı sessizlik olmalıdır. Eğer yalnızca “O” ve “M” sesleri söyleniyorsa, sessizlik kısmı daha da önemlidir.
Meditasyon ve Konsantrasyon: Tekniklerin ve Hedeflerin Dengesi
Meditasyon, tekniğin bittiği yerde başlar. Eğer teknik üzerinde duruluyorsa, bu durumda yaptığınız çalışma meditasyon değil, konsantrasyon çalışmasıdır. Meditasyon ve konsantrasyon birbirine yakın terimlerdir, bu yüzden karıştırılabilir. Meditasyona geçiş, bir teknik kullanarak konsantre olunması ve bu tekniğin içinde kalınarak kısa süreli sükunet anları yaratılması ile gerçekleşir. Teknikle odaklanıldıktan sonra meditasyona geçilir.
OM Çalışması ve Çakralar
OM mantarası çalışırken konsantre olabileceğiniz üç ana bölge bulunmaktadır:
- Ajna Çakra (Alın Çakrası): Zihinsel çalışmalarda, iki kaş arasına odaklanılır. Bu bölgedeki odaklanma, problemleri çözmeye yardımcı olabilir ve Om sesini buradan çıkararak rahatlama sağlanabilir.
- Anahata Çakra (Kalp Çakrası): Sevgiyle duyulan her his kalp bölgesinde oluşur. Buraya odaklanarak hem acılarınızdan hem de duygusal blokajlarınızdan kurtulabilirsiniz. Sevgi, evrensel bir titreşim olarak kalp çakrasından yayılır.
- Manipura Çakra (Göbek Çakrası): Korkuları barındıran bu çakra, doğumdan önceki ilk şoku (göbek bağının kesilmesi) hatırlatır. Vedanta felsefesi, korkunun merkezinin burada olduğunu belirtir.
Sonuç olarak, meditasyona yönelik odaklanma ve çalışma sırasında bu üç çakraya dikkat etmek faydalı olabilir. Ancak önemli olan, meditasyon süresinin uzunluğu değil, yapılan çalışmanın kalitesidir. Meditasyonda amaç, tekniğin eridiği “an”ları mümkün olduğunca uzatmaktır.